2005 yılında BM Dünya Zirvesi, savaş maliyet ve risklerini azaltmak adına “bir önleme kültürü” yaratmaya olan ihtiyacı vurguladı. 10 yıl sonra, 16 Haziran 2015’te, BM’nin Üst Düzey Bağımsız Barış Operasyonu Raporu “önleme kültürü”nün halen hayata geçirilemediğine ve “…tavsiye ve kararların çoğunlukla yerine getirilmediğine” dikkat çekti.
BM’ye yakın gözlemciler için bu haberler şaşırtıcı değildi. Barnet Rubin ve Bruce Jones, 2007 yılındaki yazılarında, BM’nin bu alandaki başarılarının “daha zayıf devletler arasındaki çatışmalarla sınırlı olup, BM’nin silahlı çatışmaları önlemedeki başarısını, neredeyse tüm kriterlerde ortalama düzeyde” olduğunu belirttiler. 1
Bu kalıcı ancak kamuoyuna açıklanmamış başarısızlığın pek çok sebebi vardır. İlk olarak, Soğuk Savaş sonrası dünyada, çatışmaların ezici çoğunluğu devletler arasında değil, devletlerin içerisinde gerçekleşmiştir. Ve burada, önleyici diplomasiyi teşvik etme girişimleri ─diğer bir deyişle anlaşmazlıkların ölümcül çatışmalara dönüşmesini önlemek için uluslararası arabulucuların ve diğer diplomatik araçları kullanımı─ hükümetler tarafından kendi içişlerine müdahale olarak algılandığından defalarca reddedildi. 2
İkincisi, BM Güvenlik Konseyi üyelerinin de açıkça farkında olduğu üzere, her zaman için, şiddetin patlak verdiği devletten çok daha fazla verebileceği devlet bulunmaktadır. Konseyin çıkan çatışmalarla etkili bir şekilde baş edebilecek vakit veya kaynaklara nadiren sahip olduğu göz önüne alındığında, kendi haline bırakıldığında asla tırmanmayacak ihtilaflara müdahale etme konusunda, çok proaktif olmaması şaşırtıcı değildir.
Üçüncüsü, nispeten yakın zamana kadar, çatışmaları önlemede uluslararası arabuluculuk için bir talep ortaya çıkmış olmasına karşın, BM’nin bu ihtiyacı karşılayacak deneyimli arabulucu kadrosu yoktu. Bu durum 2007’de BM’nin Siyasi İlişkiler Bölümü’nde Arabuluculuk Destek Birimi (MSU)’nin kurulmasıyla değişmeye başladı. MSU’nun emrinde, ihtiyaç duyulması halinde sorunlu noktalara teknik tavsiyeler vermek üzere sevk edebileceği deneyimli arabuluculardan oluşan bir destek ekibi bulunmaktadır.
Arabuluculuk Destek Birimi’nin etkililiğine ilişkin Ocak 2011’de yayınlanan bir değerlendirme, destek ekibinin yaklaşık 30 ülkeye ve yaklaşık 77 kez görevlendirildiğini yazmıştır. Değerlendirme ekibi spesifik zorluklar ve bazı başarılar kaydetmiştir. Ancak arabulucuların çoğunlukla işaret ettiği üzere, önleyici diplomasi girişimlerinin başarılı olup olmadığını belirlemek çok zordur: hiçbir olayın olmaması başarı demektir. Önemsiz olaylara bir neden atfetmek pek kolay değildir.
Son olarak, BM’nin bazen “yapısal önlem” olarak adlandırdığı bir durum vardır. Bunun diplomasi ile hiçbir ilgisi yoktur ve bütünüyle ekonomik ve sosyal gelişmeye ilişkindir. Buradaki düşünce, adil ve sürdürülebilir büyüme politikalarının hükümetlerin kapasitelerini artırarak çatışma riskinin azaltılmasıdır. Bu, hem şikâyetleri gidermek hem de ayaklanmaları bertaraf etmek için devlet kaynakları yaratacaktır. Dolayısıyla, çatışmayı önleme kalkınma politikasının bir amacı olmasa da, bunun tesadüfi sonuçlarından birisi olabilir.
Bununla birlikte, güvenlikten sorumlu BM departmanları ─Siyasi İşler ve Barışı Koruma Operasyonları Daireleri─ kalkınma konusunda ya hiçbir uzmanlığa sahip değil ya da çok az bir uzmanlığa sahiptir. Bu da önleyici diplomasi gibi “yapısal” çatışmanın önlenmesinin BM’nin ana güvenlik aktörleri tarafından kasıtlı olarak uygulanandan daha fazla konuşulduğu anlamına gelmektedir.