Şöyle bir ayaklanmaya karşı koyma1zorluğu hayal edin: (Irak Ordusu gibi) hükümet güçleri, (IŞİD gibi) halkın içinden kendilerine saldırmak amacıyla ortaya çıkan isyancılarla karşı karşıya geliyor.
Ayaklanmaya karşı koyanlar nasıl başarılı olur? ‘The Empiricists’ Insurgency’ (‘Amripiriklerin İsyanı’)2 adlı makalede, bu soruyu cevaplayabilmek için beş noktadan oluşan bir çerçeve tanımladık. Ayaklanmacıların yaptığı eylemlerin, içinde gizlendikleri halk tarafından gözlemlendiğini ve bu nedenle de ayaklanmacıların başarısının, söz konusu halktan elde edilen bilgilere -gizli bilgilere- dayandığını biliyoruz. Ayrıca yaşanan çatışmaların; güçlü ve iyi donanımlı hükümet güçleri karşısında en önemli varlığı itaatkar nüfus olan görece zayıf isyancılar şeklinde tanımlandığı üzere asimetrik olduğunu da biliyoruz.
Klasik ayaklanmaya karşı koyma literatüründen ve oldukça zengin, yeni ampirik çalışmalardan hareketle bu beş prensibi aşağıda sıraladık:
1. Devletin Kamu Hizmeti Sağlaması, Ayaklanmacıların Saldırılarını Azaltmaktadır: İdealde, devletin kamu hizmeti sağlaması, ayaklanmacıların gösterdiği şiddeti azaltır. Afganistan ve Irak’taki Commanders Emergency Response Program’ından (CERP) (Acil Müdahale Programı Komutanlıkları) elde edilen bilgiler, devlet harcamalarının saldırıları azalttığını göstermiştir. Örneğin; Irak’ta CERP kapsamında kişi başı harcanan her 1 dolar, altı aylık bir dönemde her 100,000 kişi için şiddet olaylarını 1.6 olay azaltmıştır3. Fakat bu programların başarılı olması, halkın işbirliği yapması şartına bağlı olmalıdır. Buna ek olarak, bu koşulun gerçekleşmesi ihtimali, projelerin küçük4 olduğu ve kalkınma uzmanları5 tarafından tasarlandığı zaman yüksektir. Bütün kalkınma programları bu şartları yerine getirmemekle birlikte aslında çoğu program yerel bazda şiddeti azaltma konusunda başarısızdır.
2. Ayaklanmaya Karşı Koyanlar, Söz Konusu Hizmetleri Güvenliği Sağlayarak Desteklemelidir: Bu hizmetler yalnızca güvenli bir şekilde dağıtılabilirse işe yarar. Gerçekleştirilen saldırılar6 ancak hizmetlerin sağlandığı yerlerde askeri birlikler konuşlandırılmışsa azalır.
3. Fakat, Sivil Kayıplar Halkın Desteğini Azaltır: Ayaklanmaya karşı koyanlar, halktan bilgi edinmeye çalışırken, sivil kaybı yaşanmasından da kaçınmalıdır. Saldırılardan7 ve hem de8 halkın davranışlarından9 elde edilen bilgiler10, halkın sivil kayıplar için ayaklanmaya karşı koyanları suçladığını ve bunun da ayaklanmaya karşı koyanların halkın desteğini kaybetmesine neden olduğunu göstermektedir.
4. İhbarlar, İhbar Edenlerin Kimlikleri Gizli Tutulursa Artar: Halktan bilgi edinmek amacıyla ayaklanmaya karşı koyanlar, ihbarları yapan kişilerin kimliklerinin gizli kalması için bir metot sağlamalıdır. Irak’ta cep telefonu kapsama alanının genişletilmesi, edinilen bilgilerin11 bu teknolojiyle arttığını göstermektedir.
5. Söz Konusu Hizmetleri Hem Hükümet Hem De Ayaklanmacılar Sağlar: Son olarak, burada bahsettiğimiz çerçevenin beşinci çıkarımına göre hükümetlerin yanı sıra ayaklanmacılar da bilgi edinmek için bahsi geçen hizmetleri sağlayabilmek için çaba sarf ediyor gözükmektedir. Örneğin; Kuzey İrlanda’da12, Filipinlerde13, Irak’ta, Lübnan’da, Afganistan’da ve Pakistan’da14 ayaklanmacıların bu hizmetleri sağladığına dair örnekler mevcuttur.
Bu çerçeve ayaklanmaya karşı koyma harekatının nasıl başarılı olabileceğine dair içgörüler sağlıyorken, geride bazı önemli sorular da bırakmaktadır. Nitekim bunlardan en önemli iki tanesi sürdürülebilirlikle ilgilidir:
1. Neden halk bahsi geçen ihbarlarla tüyo verir? Hükümetin ayaklanmacıları sadece kısa vadede frenlemesi (ya da muhtemelen daha fazla para ile ekarte etmesi) yeterli midir? Ya da ayaklanmaya karşı koyanlar uzun vadede yönetimle ilgili beklentilerini ve tercihlerini değiştirmeli midir? Bununla ilgili elimizde var olan kanıtların birçoğu dolaylı yoldan elde edilmiş kanıtlardır. Tercihlerin ölçülmesi zordur. Ayaklanmalar bağlamında yapılan son15 araştırmalar16 eylemlerin yanı sıra tutumların da ölçülmesi konusunda deneysel metotlar17 geliştirmiştir18. Ama geride birçok soru da kalmıştır ve değişik koşullar altında hangi hangi tercih serilerini tercih edeceğini bilmek zordur.
2. Ayaklanmaya karşı koyma harekatı yabancı askerlerle birlikte yürütülebilir mi? Bu zamana kadar yapılan çalışmaların çoğu hükümetlerle yabancı müttefikler arasında ayaklanmaya karşı koyanlar bağlamında ayrım yapamamaktadır. Kuvvetlerini geri çekerken yabancı müttefikler, genellikle ayaklanmaya karşı koyma faaliyetlerine olan bağlılıklarını, yönetilemeyen bölgelerin kontrolü ve yönetim kalitesi gibi unsurlarla yerel kuvvetlerin meşruluğunu takas eder. Örneğin, Amerika Irak’ta yönetime katılımı Irak kuvvetleriyle birlikte hareket ederek onlarsız hareket ettiği durumdan daha çok etkileyebilir. Hala savaşanların yabancı müttefiklerin sağladığı teşviklere ne kadar açık olduğu veya neden yabancı müttefiklerin bazen yerel kuvvetlerle olan ilişkilerinde koşulluğu terk ettikleri hakkında çok az şey biliyoruz. Bu bağlamda yapılan araştırmalar güncel politika problemleri sayesinde bir hayli motivasyon kazanmıştır.
Bu sorular, ABD ve müttefiklerinin Afganistan’da boğulup; Irak’taki askeri kuvvetlerin eğitilmesi, Mali’de Fransız kuvvetlerine destek verilmesi ya da seçim tabanlı güç paylaşım pazarlıklarının garanti altına almak için çaba gösterilmesi19 gibi daha küçük ve daha fazla işbirliğine dayanan görevlere20 odaklanmasıyla oldukça önem kazanmıştır. Çatışma bölgelerine kısa bir müdahale yapıp daha sonra yönetimde kalıcı iyileşmeler sağlayacak teşvikleri gerçekleştirebilecek kadar uzak bir mesafede var olarak uzun vadeli ve başarılı bir ayaklanmaya karşı koyma harekatı oluşturabilir mi? Son 15 yılda elde edilen dersler bu konuda öğretici olsa da daha fazlasını öğrenmek için bir aciliyet mevcuttur.