“tamam … sana güveniyorum benimkileri yeme”
“ben hepsini bitirmeden gel mwhaha :p”
Kızların tipik genç argosunu kullanarak ettikleri normal bir sohbet gibi görülebilen bu tweetler, tam tersine, bazı “Cihad Gelinleri”, Irak’ta ve Suriye’de İslam Devletine katılan kadınlar, arasındaki bir konuşmadır. Bilindiği gibi, muhajiratın birçoğu – kendilerine atfen kullandıkları Arapça terim (anlamı, hicreti, Müslümanların kutsal Hac’ını yapanlar) – Twitter, Facebook, Blogspot gibi sosyal ağları yoğun bir şekilde kullanıyor. İnternetteki faaliyetleri, genelde İslam Devleti’ni içeriden tanımlamayı, Halifelik’te evli kadınların hayatı hakkında blog yazmayı ve içerdeki -şiddet içeren- olayların resimlerini paylaşmayı amaçlıyor. Bununla birlikte, yayınlanan fotoğraflardan bazıları diğerlerinden farklı ve İslam devleti teröristinin diğer cihadçı arkadaşıyla Pringles veya Snickers’ını paylaştığını, kedi yavrularını ve Nutellaya olan “aşk ilanlarını” gösteriyor. Bu, grubun “terörist” niteliği göz önüne alındığında, biraz şaşırtıcıdır -hem de garip- ve insan bir terör grubuna ait kadın ve erkeklerin neden, örneğin, kanlı şiddet ve sürülebilir çikolata kreması karışımı halinde, Nutella ile ölümcül saldırıların resimlerini içeren gönderileri birlikte kullandığını sormaya hakkı olduğunu hissedebilir.
Bu gönderilerin Batılı bir geçmişe sahip olan kadın ve erkekler olmasının haricinde pek çok açıklaması var. İlk etapta, bu kadınlar (erkekler de aynı şeyi daha düşük bir seviyede yapıyor) başta diğer kadınlar olmak üzere, IŞİD’e katılacak olan yeni üyelerin internette radikalleşmesi ve örgüte dahil edilmesi gibi önemli görevlerden sorumludur. Bu gönderiler sayesinde yapmaya çalıştıkları, dünyaya İslam Devleti’ni bir savaş bölgesi değil, “normal” bir alan olarak göstermektir. Nutella, cihatçılar için tipik bir atıştırmalık olarak sunulsa da, İslam devletinin kontrolündeki bölge gerçeği (Suriye ve Irak’ın geri kalanı gibi): bir yıkım, altyapıların parçalanması, sürekli elektrik kayıpları ve su kıtlığıdır. Bütün bunlar, sürekli bir hava saldırısı tehdidi altında, aslında bir savaş bölgesinde yaşamanın tehlikesiyle özetlenebilir. Açıkçası bu, grup için yeni üyeler edinmeye çalışırken tanımlanabilecek bir dünya değil. Bu nedenle, tartışmasız olarak, Batı medyasında olduğu gibi, bu tür kedi yavruları ve Nutella resimleri aracılığıyla yeni yabancı savaşçıları (hem erkek hem kadın), IŞİD’e katılmaya “cezbettirilmektedir.” Bu unsurların merkezi öneminin farkına varılması gerekir çünkü bunlar grup içinde çok önemli bir işleve hizmet etmektedir: “normalliğin” yaratılması ve aynı hayatın – ancak *şeriat* ile bütünleştiği için daha iyi bir şekilde- İslam Devleti’nde uygulanabilir olduğu fikri. Bu paylaşımlar gerçekte, İslam Devleti toprakları içerisinde yaşamın nasıl olduğunu maskelemeye yardımcı oluyor ve kendilerini bu genç kadınlar ve onların -sunulan- yaşam tarzlarını benimseyebilecek -her şeyden önce, kadın- yeni üyeleri silah altına almasına yardım ediyor.
Hal böyleyken, İslam Devleti’nde kadınların sorumlu olduğu tek şey internette radikalleşme ve asker toplama değildir. Nitekim, bazen doktor ve öğretmenler olarak çalışmalarına ya da Al-Khansaa gibi tümü-kadın tugaylara katılmalarına izin verilmesinin haricinde görevlendirildikleri en önemli rollerden birisi anneliktir. Bununla birlikte, İslam Devleti’nin anneliğe yönelik vurgusunu sadece Batılı Neo-oryantalist bir konumdan yorumlamaması önemlidir, çünkü bu sadece grubun bazı İslami geleneklerin araçsallaştırılmasından türetilen bir şey değildir. Aslında, dini ayrıntı olarak görülen şey, terör örgütünün temel direklerinden biridir. Bunun nedeni, İslam Devletini analiz ederken odak genellikle cihatçıların kullandığı acımasız ve ölümcül şiddet olmasına rağmen, bunun sadece bir bölgenin kontrolünü elinde tutan bir terörist grup değil, -belki ütopik- bir toplum yaratma projesi olduğunu unutmamak gerekir. Ve işte bu daha geniş bakış açısıyla kadınlar, belki erkeklerden daha önemli, temel bir rol oynuyor. Şu bir gerçek ki, batılı medyanın esas olarak göremediği şey, kadınların cihad gelinleri olmaları sebebiyle değil doğurgan ve gelecek nesil teröristlerin anneleri olmaları bakımından örgüt içindeki varlıklarının zorunlu olmasıdır. İslam Devleti’nin kadın üyeleri çekme konusuna verdiği öncelik, grubun -meşru- bir İslam Halife’liği ortaya koymayı planladığı geleceğine bağlıdır. Ve kadınların ve aynı Halifelik içerisinde doğup büyümüş, sadece savaşı sürdürmekle kalmayıp, başka hiçbir toplum modelini yaşamamış olması nedeniyle İslam Devleti’ne dahili bir meşruiyet kazandıracak yeni nesiller olmadan ulus inşa süreci mümkün değildir, Bu nedenle, kadınların rolü çok önemlidir, çünkü onlar olmadan, sıfırdan yeni bir ütopik toplum yaratmak mümkün olamazdı.
Batılı medya ve analistler genellikle buna odaklanamamakta olsalar da, kadın cihadçılar rolleri ve önemleri konusunda bilinçli görünüyorlar. Ve bu, internette sosyal medyada yayınladıkları kelimelerde de görülebilir. Örneğin, “Bir Muhacirin Günlüğü” (Diary of a Muhajirah) adında bir blog tutmakla ünlenen Cennet Kuşu (Bird of Jennah) adlı online cihatçı, bir kadın olarak “istediğin şey cihada devam edebilecek yeni nesiller üretmektir” diyor. Dahası, “Kadınlar erkeklere eşit değildir. Asla olamaz. Erkekler liderlerdir ve kadınlar [öylesine] özeldir ki Allah kendilerine Kuran’da bütün bir bölüm ayırmıştır” görüşünü savunuyor. Üstelik, grubun tümü-kadın tugaylarından birisinin ortaya koyduğu belgede kadınların evde anneler olarak rolleri belirtilmiş ve dini gerekçelerle haklı gösterilmiştir: * İslam Devleti Kadınları. El-Khanssaa Tugayı tarafından Kadınlara Yönelik Bir Manifesto.* Burada kadınların “varlık nedenlerinin kutsal annelik görevi olması nedeniyle konumlarının önemi,” ve bu kutsal annelik görevi” nedeniyle “anneliğin kadının temel rolü ve meşru yeri olduğu. Gelecek nesilleri yetiştirmek ve eğitmek, korumak ve ilgi göstermek, oğulları ve halkı arasında uyumla yaşamak ve etkileşimde bulunmak ona uygun bir yaşama biçimidir” yazar.
Bu nedenle kadınların varlığı son derece önemlidir, çünkü istikrarı sağlar, toplumdaki bireylere toplumsal cinsiyet rolleri kazandırmaya yardımcı olur ve ulus inşası sürecini meşrulaştırır. Dahası, kadınların ve onların sayesinde ailelerin ve çocukların varlığı, bu “ütopik topluma” “normallik” getiriyor – bu da meşruluğu daha da artırıyor -. Böylelikle, “Nutella” hikayesine ve kedi yavruları gönderilerine geri dönebiliriz. Ana işlevi bu olmasa da, bunlar yalnızca IŞİD dışındaki normal insanlara değil aynı zamanda grup içindekilere yönelik bir duygusallık yaratmak için de kullanılır. Aslına bakılırsa, cihatçılar arasında bile aynı zamanda Halifeliğin meşruiyetini güçlendiren bir nitelik olarak “geleneksel” bir toplumda yaşadıkları illüzyonunu yaymak önemlidir. Bu anlamda, belirli bir “normalite” hissi görmek ve hissetmek isteyenler yalnızca belirli bir “işe alınabilir” izleyiciler değil aynı zamanda grubun kendisidir, ve bu nedenle, bu gönderiler kendilerini ikna veya en azından kendi yarattıkları normallik alıştırmaları haline gelmektedir. Çünkü bir toplum – veya onun embriyosu – “normal”, sıradan anlar ve sıradan insanların yapısına ve varlığına ihtiyaç duyar – bu, bir grup cihatçının gülüşmesi ve akşam yemeği yemesi veya kadınların birlikte yürümesi ve alışveriş yapması olabilir. Bu ihtiyaç sadece yeni üyeler kazanma zorunluluğundan değil, ayrıca kimi zaman üyelerin “normal” anlar yaşayarak – ve ardından yayımlayarak – ve Halifeliğin içinde ve dışındaki kitlenin tanıdık ve rahat bulduğu: erkeklerin sevinçle bir havuza atlaması, kadınların cihatçı kocalarına aşık olması, teröristlerin birlikte çay içmesi, kadınların Nutella pankekleri ve şirin kedi yavruları hakkında sohbet etmeleri ve yayımlamaları gibi sıradan olayların keyfini çıkararak, projenin işlemekte olduğunu hissetmek istemelerinden gelmektedir. Normal anlar yakalanıyor ve internette paylaşılıyor, çünkü en öldürücü ve kanlı grup bile yalnızca şiddet üzerine bir toplum kuramaz.